12 Mayıs 2013 Pazar

özgürlük hava yolları


dalgalı bir güneşte
boğulmaktı hedefimiz
sen ben ve biz...
bir dilek tuttuk...
uçuşumuzun adı
özgürlük hava yolları...
ve artık aşk
sonsuzluğa çeyrek uzakta...
güneşe sür kaptan...







5 Mayıs 2013 Pazar

ada


denizi olmayan bir adaya düştüm
parmaklıksız hapishane gibi...
bir deniz feneriydim sanki
sevgilim hiç gelmeyecek o gemide ki...
doruksuz bir dağa tırmandım...
o zirveyi hiç görmedim ki...
her gece ateş yakıyordum
güneşi olmayan dünya gibi...
yeni bir hayata başlıyorum
parmağında olmayan yüzük gibi...

4 Mayıs 2013 Cumartesi

bir hiçin eseri


bulutları astım bir ipliğe
kurumaları için...
bir papatya kopardım bugün
fallara inanmak için...
bir uçurtma yaptım bugün
sana uçması için...
sözlerimi yaktım bugün
dumanında ağlamak için...
güneşi suladım bugün
bunların hiçbirini görmemen için...

28 Nisan 2013 Pazar

dönsün dünya

değersizdir bazen sözler
durmak gerekir...
değerlidir bazen düşler
ağlamak için düşmek gerekir...
ağla ağla dünyayı bir ipe bağla...
sen ona baktıkça
o koşar başka tarafa...
artık kovalama
vur kadehi
dönsün dünya...

24 Mart 2013 Pazar

düne yakın


her şey güneşi görmemizle başladı...
tek düşüncemiz kaçmaktı...
özgürlük bir denizcinin
iki dudağı arasındaydı...
heyyamola.
kanatlarımız açılmıştı rüzgara...
dünyayı döndermiştik bir kere
ters tarafa...
sız eki bizim için terk etmişti
çok sevdiği imkan kelimesini...
imkansız değildi artık 
bir rüyanın beş adım ötesi...
son sözü söylemiştik bir kere..
özgürlük düne yakın ya da yarın...

23 Mart 2013 Cumartesi

gösteri


kalbimi aldın  kır al içe
bedeni asil 
ölü bir kral sizlere...
ve
tanrı tarafından dışlanmış
ilahi bir fahişe...
işte karşınızda 
kral ve kraliçe...
gösteriyi merak edenler..
kaldırsın ellerini..
Görmek istiyorum gözlerinizdeki
şehveti...
tek kullanımlık bir bilet
masanın üzerinde
dolaştırın gözlerinizi
şanssız bir şanslı  
Fark eder belki...
şakağına dayalı revolveri...

3 Mart 2013 Pazar

eğer


eğer gölgelerin ardındaysan
ışıklarımı söndüreceğim...
eğer bir denizin kıyısındaysan
bir dilek şişesinin içinde
ellerinde olacağım...
eğer kansan bir kalpte
ben şansımı deneyeceğim
hoş geldin ölüm... 

insanlar


insanlar gökyüzü gibidir
her biri ağladığında 
yağmur bırakır...
bazılarının gözyaşı 
içimizden birine düşer
iz bırakır en eski acımıza...
Yakar ilk gün ki gibi...
Tanrıya söyledim o kadar...
gözyaşı tuzlu olur mu ki?...

25 Şubat 2013 Pazartesi

beyaz


yazmayı denedim bir kereliğine
aşkı tahtaya
öğretmenim kaldırmıştı 
beni ayağa
tutturmuştu elime beyaz 
bir tebeşir
soramamıştım ki hocama
nasıl yazılırdı aşk
beyaz bir tebeşirle 
beyaz bir tahtaya...

süpürge

dünyanın en aşksız yerinde seni beklerken
neden kaçırdın ki son treni...
en kolayını seçmiştin zaten 
çoçukken önüne gelen resimli kitabı boyarken...
aşkı halı arasında saklayakcaktık
süpürgemiz bile yoktu oysa ki...


14 Şubat 2013 Perşembe

ne az ne çok

ne kadar az değişmişsin
en çok gözlerin değişmemiş
halen gökyüzü kadar mavi
ne zaman değişir ki gökyüzü?
göz kapakların kapandığında belki...

13 Şubat 2013 Çarşamba

ilahi ihanet

yağmur vurmuş sahile
makyajını tazeliyor gökyüzü
saçları da dağılmıştı
bir teli azalmıştı...
sayarak zor olsa da anlaması
o zoru başarmıştı...
zaman geldi çattı
bir aynaya ihtiyacı vardı..
hemen bir insan
bir de ayna yarattı
aynaya baktı ve gördü yüzünü
biraz parçalı bulutlu
biraz da parçalanmış ruhlu
hüzünlü...
ve sonunda başarmıştı
aşkı ilk insanla tanıştırmıştı...
çok geçmeden ihanetin izleri
sahilde yerini almıştı.

19 Ocak 2013 Cumartesi


bakışlarımda ki boşluklar
gözyaşlarımın rahat akabilmesi
içindir..
hayalimde ki dünya 
var olmadığı sürece 
bedenimin üzerinde yürüdüğü
toprak
yeşermeyecektir...

12 Ocak 2013 Cumartesi

balıkçı teknesinin hayali


geceyi terk etme üzere ay.
kardeşi alacak nöbeti..
kırıyor dümenlerini 
balıkçı tekneleri...
rotaları bulmak,
kayıp şehri...
süruyorlar hayallerini peşlerine...
kayıp şehre giden
uçan balık sürülerine...


5 Ocak 2013 Cumartesi

eksik


güneş eksik yıldızlar eksik bu gece uykum kalmış bir telefon kulubesinde deniz küsmüş balıklar hüzünlü bir halde... sen eksik ben eksiğim bu gece savaş eksik barışı unutmuş şehirde... yitik,harabe sözler eksik bu şiirde gözler eksik ruhun verimsiz, denizin tuzu eksik bu sözlerde

21 Kasım 2012 Çarşamba

çaresizler galerisi

Bir beyaz gül rüzgarı
arkasına aldığında,
dikenlerinden kurtulmak için
koşar uzaklara...
Eğer bulmak istersen beyaz gülü
sor toprağa götürecektir seni
mezarına...
Geldiğinde çaresizler galerisi
durağına...
göreceksin tablonun adını...
Mezarda ki beyaz gülün
kabul olmaz duaları...


13 Ekim 2012 Cumartesi

kelebek


bugüne kadar aşık olamadım
şiirlerimde yaşayacak birini bulamadım...
bugünden sonra
bir kelebek aşkı yaşatacak
bir kelebek şiirde yaşayacak...
üç gün içinde.
sonsuzluğa uçacak...

20 Eylül 2012 Perşembe

ölü aşk



yalnızlık sıcak bir ülke 
güneşe yakın.aşka uzak...
insan yalnız bir sokak
yagmuru olmayan  cadde...
aşkın anlamı
bu şehirde...
ayağı kesilen bir kısrak.
ölüme terk edilmiş aşktan ırak...

25 Haziran 2012 Pazartesi

CENNET VAKTİ

Kapat gözlerini görmek
istemiyorum cenneti...
ölüm şimdi sek bir içki
damarlarımda dolaşıyor
sarhoş aşkın ölüm emri...
yaklaşıyor limana
gözlerine giden son gemi...
sabahın ilk saatleri
kuşlar haber veriyor
gör en sevdiklerini.
söylüyorum kuşlara
çağırın sevgiliyi...
zaman artık

cenneti görme vakti...

6 Mayıs 2012 Pazar

umutsuzluk


papatyayı öldürme 
katil ruhlu insan...
onun da insanlara
umut dağıtmaya
hakkı var...
göl kıyısında 
ağlayan rüzgar...
yeniden papatyaya
doğru uçsan...
aşkı sevgilinin 
kalbine kondursan...

9 Nisan 2012 Pazartesi

kirpiğin kadar

ezberimde ki  nefret kelimeleri...
gün doğumuna kadar aklımda kalır...
gökyüzünde ki karanlıklar
bir çocuk doğduğunda dağılır...
ay  sanki perdenin arkasından
bana gülümserken...
bulutlar her defasında 
yeni bir oyun için
perde diye
bağırır...
unut gözlerinde ki parlaklığı
umut göz kapaklarının üstünden 
sana bakarken...
aslında aşk sana kirpiğin kadar uzaktır...

26 Mart 2012 Pazartesi

sisler ardında

Sisler içinde kaybettim hislerimi
ellerini uzat ruhuma
kalbime dağat hissettiklerini.
sakla bir defter arasinda sevdiklerini.
bir gùn okursun kaybettiklerini.
olma sakin
sisler ardında ki sevgili

çalmadan yaşam sireni
ağlıyordu uzakta ölüm neferi...

14 Mart 2012 Çarşamba

zehirli saat

sebepsizce gitmek vardı dünyadan
sebep neydi  ki  sizce?
uzak durmak icin bir kadından
ve zevkin günahından...
dokunmak istedim zamana
aktı vücuduma zehir parmak uclarımdan
korkutmak istemedim ki 
yelkovanın savunmasız  tenini
düştü tenimden 
tenine  bir damla aşkın tanesi
kıskandı akrep  sevgimizi.
zehirledi cok sevdiği yelkovanın tenini.
aşkı göstermedi bir daha tiktaklı kalbimin saati...

3 Mart 2012 Cumartesi

gerçek hayat


yeni bir hayat için
gökyüzünü seyret..
gök gerçek yüzünü gösterecek
yerin yüzsüzlüğüne güleceksin...
ateşe attığında geçmişin kötü izlerini 
renk cennetinde siyahlıklarını temizleyeceksin
unutmamalısın...
yaptıklarının arkasında
gördüklerinin aynası var...



22 Şubat 2012 Çarşamba

bulmaca

yeşil atkılı adam oturdu
Barmenin karşısına
ve sonrasında
hayatın bir bulmaca olduğunu söyledi..
barmen ona şöyle cevap verdi:
-soldan sağa kurmaca...
adam sordu:
-Neden ? soldan sağa ...
barmen cevap verdi ...
-çünkü saat soldan sağa akar...
yeşil atkılı adam ertesi gün
bir daha geldi...
yeniden hayatın bir bulmaca
olduğunu söyledi...
bu kez barmen şöyle cevap verdi:
-Yukarıdan aşağı kalp
adam yeniden sordu:
-Bu defa neden yukarıdan aşağı dedin
barmen ona şöyle dedi:
-ilk geldiğin gün sana kurmaca dedim
şimdi de kalp diyorum
çünkü kalbin soldadır.
saatte soldan sağa akar
ve her ikisi de sana
hayatın bulmaca olduğunu görmen için
zaman verir...

5 Şubat 2012 Pazar

uçurum

uçurumun kıyısında
kanadı kırılmış kelebek gibi 
uçuyorum
kör balıkçının ışığında 
yolumu arıyorum..
nedenini bilmeden ağlayan bebekler gibi.
Aynı duygularla gelebilir misin?
dans kutusundaki  kız 
kaderini yaşamak
istese de

onun kaderi
başkasının ellerinde...

ağla hisset kaderini...
hayat kısalıyor...
hikayeni yeniden yaşa sevgilim.

bir adam

bir adam var intihar etmek isteyen...
önce fotoğraf çektiren.
sonra fotoğrafı ateşe veren
belki bedenini yakmak istiyor
kendi yöntemi ile...
bir adam var yağmurda ıslanmayı
Sevmeyen...
güneşin resmini evinden eksik
etmeyen...
belki evidir dünyası
her zaman güneşlidir havası.
bir adam var aşık olmayı isteyen...
hayalindeki sevgiliyi
gerçekleştiremeyen...
belki hayalleri kısa sürdüğünden..
bir adam yok artık
kendini ifade edemeyen.. 
kelimeleri halat gibi düğümlenmeyen...     

20 Ocak 2012 Cuma

günler

dün artık bugün oldu

dün bugünle birleşti yarın oldu

sen dünde aynıydın bugünde

değişen yarınımız oldu!


yarınlar artık yalnız

Dünü özler oldu

dün artık gelmez

Gidenler dönmez oldu


bırakıp gitti gidenler

Yarınların yanına

hiç düşünmediler mi?

yarınlarda yarın olacak

yalnız kalan gidenler olacak!

9 Ocak 2012 Pazartesi

yalnızlığın fiziksel yorumu

ne kadar yalnızım biliyor musun?
saçlarım yalnız kalmasın diye yıkamıyorum...
bitlenir belki yalnızlığını unutur diye...
ne kadar yalnızım biliyor musun?
tırnaklarım yalnız  kalmasın diye kesmiyorum...
kir dolar belki  içi yalnızlığını unutur diye...
ne kadar yalnızım biliyor musun?
dişlerim yalnız kalmasın diye fırçalamıyorum...
çürür belki yalnızlığını unutur diye...
ne kadar yalnızım biliyor musun?
duş almak beni korkutuyor....
yalnız bırakıcak diye..

ne kadar yalnızım biliyor musun?
yalnızlıktan bedenim çürüyor...
kalbim çürümüşlükler içinde...

anlaşılan yalnızlık
insanı hem fiziksel
hem de ruhsal
öldürüyormuş...


4 Ocak 2012 Çarşamba

beden

sayarak geçmeyen günler 
ifade etmez ki yaşadığını
ölünün ardından okunan dua
açar mı ki ona cennetin kapılarını...
bir cümle düşünüyorum..
noktalama işaretinden habersiz
ya da benim duygularımın
içinde çaresiz...
özgürlük hikayedir aslında...
yazarıdır asıl kahramanı...
oyunlardır kandıran çocukları..
geleceğe kapatır göz kapaklarını...
eğer dünya acı cekmeden değerlenirse 
değersiz duygular hak etmez ki acıyı...
kapatın bütün kapıları 
görmek istemiyorum suratınızı
daha çok yalan söylerek 
arttırınız süratınızı...
ben bekliyorum dalgaların varış tarafında
yada başlangıcında...
tahmin edebilirmisiniz ki 
denizin pusulasını...
düşünemeyen akıllar sizin icin acıklar bu zavallı
kıyıda kalın hep size doğru gelir denizin dalgası...
sessizliktir o zaman bedenimin çığlık sesli mızıkası..
geliyorum işte sana usulca
bedeninden cıktıgım asil varlığa
hasretimden aglayan bulutlar yaşlarını bırakmadan toprağa
gözlerimden dökülen yaş sana akıcak  toprak ana

27 Aralık 2011 Salı

ses ve sen


Giderken sessiz ol
yalnızlığım uyanmasın
gelirken sensiz ol benliğim
aynı hatada yanmasın...




18 Kasım 2011 Cuma

yanlışlık

Yalnızlık en büyük yanlışlıktır.
insanın yalnız olması insanın yanlışıdır.
Ademin doğruluğu Havvaya duyduğu aşktadır...
aşk insanoğlunu yalnızlıktan kurtarandır...
Tanrıdan insanoğluna pembe bir armağandır.
insan bu armağını yalnızlıkla karartır...
benim yanlışım   senden uzaklaşmak
yanındayken  yaklaşamamak
Tanrıya ulaşamamakmış...
Anladım ki Tanrı her kuluna acımazmış..
inançlarıma saygısızmış...
İnanmıyorum  varlığına...
aşk ateist kalbimin ibadet odasında...

6 Kasım 2011 Pazar

kıyamet günü

Dunyaya  karşı olan
bakış açımı değiştirdim.
karşıma aldım onu
nasihat dinledim...
gözlerinin içine baktım
dalgalı ve hırçın maviydi.
göz yaşları hep içine akardı.
buda tuzlu bir his bırakırdı...
aşık olmuş oda benim gibi
beyaz bulutlardan oluşmuş gelinlikle
gördûğùnden beri...
burada yalnız değil misin ?
diye sorduğumda...
senin gibi değişmek isteyenler
uğrardı  dedi arasıra.
kendini özel hissetmelisin.
değişim gerçekleşir yaptiğın
hataların olursan farkında....
bende söz verdim dünyaya
hep arkadaş kaldık
kıyamet denilen gùne varmaya
ramak kaldığında...
çünkü kavuşamamıştık
ikimizde aşkımıza...
intihar etmişti oda
böylece arkadaşlığımız bitmişti
kıyamet denilen gùnùn gelmesi ile...
boş sonsuzluğa....

5 Kasım 2011 Cumartesi

arı ile insan arasındaki fark

yalnızlık, arı kovanına 
giremeyecek kadar büyük...
insanın kalbine girebileceği
kadar küçük...
boşlukta yankılanacak kadar
sonsuzdur...
aşk, birini kandırmak kadar...
ikiyüzlü...
göz yaşlarını akıtmak kadar...
basit
ayrılmak için iki dudak arasında
bir kelimedir...
sevgi, kraliçe arının işçi arılarına
muhtaçlığı
yavrularına duyduğu özlem....
tek başına hayatta kalabilmek için
bir güçtür...
din,ölünün nereye gideceğini
belirleyen bir yol haritası...
insanı otlatan bir çoban...
sürü psikolojisini oluşturan
ve insanıdır ayıran arıdan...

31 Ekim 2011 Pazartesi

kapı kenarı

kapı kenarı çocuğu
ağlar yağmur yağdığında...
yalnız kalır güneşin her batımında...
koşar uzaklara fırtınada...
kim masumiyeti çağırırsa...
serilir toprağa...
doğar her gün
umut dağıtır
umutsuzluk zamanında...
hüzün yoktur aklında...
Bir bebeğin nedensiz ağlayışı
kadar masumdur
onun hüznü aslında...
sebebsiz gülüşleri vardır...
deli sanmasınlar sakın ama...
onun gülüşü sevgi yüklü
yüzündedir anlamaya çalışsalar
biraz daha fazla...
sakin duruşları vardır...
duruşlarda saklı bakışları...
bakışlarının içinde haykırışları...
burada saklıdır işte
hayatın onun için anlamı
anlatabilse biraz...
çözülür duyguları...
ama onun bu kendine has tavrıdır...
gizlenmiş saklı dünyası...
varla yok arasında artık...
varoluşun tam ortasında...
biri ona hayat verene dek
o kayboluşun satırlarında....

15 Ekim 2011 Cumartesi

uzaktakiler

insanın yanında  sevdiklerinden
kimse yoksa...
en yakınındakiler en sevdikleri
olurmuş...
sen şimdi benden çok uzaktasın
en uzağımda ki en sevdiğim
yakınımsın..
zamanla hatırlayamadığım
uzakta ki sevemediğim
olacaksın...

siyah bulut ve şeytan

Her karanlık bulutun arkasında
onu aydınlatan güneş vardir.
bulut sadece engeldir.
engeller geçilmez değildir
bu da gùneşin yuceliğindedir
bulutun güçsüzlüğü
kalbinin kararmış olmasındadır.
ya da  farkli olmak istemesindedir...
şeytanin izinde gitmektedir
şeytan yaratıcıya baş kaldırmış
farklı olmuştur
siyah bulut ise güneşe...
ikisinin hakimiyeti de geçicidir
aydinliğa uzak
karanlığa yakın yerlerdedir...

12 Ekim 2011 Çarşamba

harfler ve renkler

kalemim fırça gibi...
hem yazar yapıyor
hem de ressam beni
kullanmıyorum renkleri..
harflerin rengi yoktur ki...
bu yüzden yazıyorum
yazıların resimli halini...
denizi kara olan yerde
karadan geçiyorum beyaza...
hiç kullanmıyorum
sanmayın renkleri
yaşanılmazdı ki siyah beyaz
televizyonda ki dünya sahnesi...
hayat zaten sahnelerden ibaret
değil midir ki ?
renkli ya da renksiz halini
görmek önemli değil
hissetmektir istediğin rengi....

22 Eylül 2011 Perşembe

bulanık inançlar

insanın midesi bulandığında
kusamayınca rahatsız oluyor ya
benimde beynimde duygular oluştuğunda
kağıda kusamayınca beynim bulanıyor..
din aslında değilmidir
insanların inandıkları
o zaman neden yargılarlar ki
her insanın vardır bir inandığı...
ben duygularıma inandım
dinimi sorgulatmayan
beynimi bulandıran...

18 Eylül 2011 Pazar

aynadaki özgürlük

hüzünlü bir bakışla başladı her şey
gökyüzü birden karardı
ölüm çanları bizim için çalarken
kayboluşumuzun fermanı açıldı
hislerimiz girdap içindeyken
güneş en güzel halini bizden sakladı
aynayı koymak istedim gidenin arkasına
hep bana geldiğini görmek istiyordum
yavaşça bana yaklaştığında...
kendimi mutlu etmek istiyordum 
inandıklarımla
gittiğini hissediyordum galiba
öldüğümde cam kırıkları
dağılmıştı odaya...
özgürlüğüne kavuşmuştu sonunda..
öğrenmişti o da özgürlük aynanın arkasında

3 Eylül 2011 Cumartesi

imkansızlık

karanlıkta aynaya bakmak gibidir
Sana bakmak
baktığını hissedersin ama bir şey 
göremezsin
uçurtmayı uçurmak gibidir yaşamak
ipleri elinde rüzgarı sırtında
her fırtınada ters akıntıda
imkansızdır işte böyle hayat
seninle gölgede sensiz bedende.

22 Ağustos 2011 Pazartesi

dinlenmenin özü

dinlenmiş insanlar 
korkak insanlardır..
değiştirilmiş özleri
insanlıktan uzak  
taraftadır..
düşünemezler giden sözleri
dinlemekten uzaktır
kalpleri..
belki de kesiktir kulakları
bir yanlış görseler
tükürür dudakları...
özüne döner vucudları
yaptıklarının farkındamıdırlar 
en yakınlarıdır reddettikleri
şeytan arkadaşı...
hiç sevmezler sözde içindeki varlığı
kaybettikleri işte burada yazan
akıldır
dinlenmekten uzak
doğruları dinlemeye yakındır...
aslında kendi içinde 
özü değiştirilmemiş olandır...

20 Ağustos 2011 Cumartesi

bahçe

olmak istediğim yer
ölmek istediğim yerdir.
dua okunan güzel bir bahçedir..
en güzel çiçeği sensin
bedenimden yükselensin..
yaşarken kimse olmasada yanımda
güzel kokunla çektin
insanları yanıma...
sessizliğin son durağı olsada burası
sensizliğin son durağı değilmiş
anladım bir kez daha...

12 Ağustos 2011 Cuma

tren yolculuğu


ellerim beden üzerinde dolaşan bir köle
içimdeki duygu ifade edilmez şekilde 
kelimeler kağıt üzerinde 
hareket etmeyi bekleyen bir
tren gibi
makinisti ölü bir bedende..
sebebsiz yere gitmez belki
hareket saati 
güneş vakti
karanlık bulutlar hic göstermez ki
güneşin saatini
her zaman yagmur yagar 
kelimilerinin üstüne
Duygularını değiştiricek 
bir kurtarıcı gelmediğindendir
belki
çıkıyor artık yola tren...
yolunu bilmeden...
ilk durakta ki ölümü
yolcularına hissetirmeden
kelimelerinin ölmediğini
bildiğinden...

11 Ağustos 2011 Perşembe

boş yarış



Nefesim peşinde koştukça tıkanır.
kalbim daha da hızlanır.
yorulmam gerekirken yarışlarımda.
ben her zaman yeniden başlarım.
kürek çekmelerim boşa giderken...
hızlanırım...
hiç bir zaman yol katedemezken
sana koşarken sil baştan yaparım...
ne sabah ne akşam ulaşabilirim sana...
bu koşuşturma sürekli döner başa...
anlıyorum ki artık çok yorulmuşum
umutlarımda kaybolmuşum.

8 Ağustos 2011 Pazartesi

defter


boş bir deftere anlatıyorum seni.

kalın uçlu kalem ile

daha kalıcı olman dileğiyle.

üstten iki parmak

yanlardan bir parmak boşluk bırakmıyorum

sevgim sınırlı olmasın diye.


yönetmen




Rüyalar kısa metrajlı film gibi
sen ise her filmin başrol oyuncusu
Ama bir sorun var?
rüyalar gerçek değil
bense yönetmen
o halde durmadan görülen neler
çekilenler ise 
galiba sıradan filmler
yine ve yeniden istiyorum
Senin gerçekte benim olmanı
filmlerde ise başrol kalmanı

şifrelirüyalar


dün yalnızlıkların haykırışlarını

goz bebeklerinin aglayışlarını

goz kapaklarının kapanışlarını gördüm

dün hissettim ellerinin yumuşaklığını

tırnaklarının keskinliğini

acı cekmenin dayanılmaz hafifliğini

uyandım ve gerceklerin bu kadar

acınası satırların bu kadar tutarsızlığını

hissettim.

bugun yeni bir güne söz verdim

ve yeni bir hikaye icin

şifreli rüyalar istedim

kadavra





Göz kapaklarını kapat mezarım
açık kalmasın!
Ağlamayı unutma toprağım kurumasın
Gözlerinde ki bebek ise 
bedenimi tanısın.
Zamanı durdurmasın ve...
Bu derin uykudan uyanmasın!
ruhum artık   senin gözlerinde
bedenim ise toprağın altında
bir kadavra!

Kaybolan Geçmiş


ne sen eski sensin

ne ben eski ben

giden günlerin ardında

eskitilen sen ve ben


konuşurduk birbirimizle

anlatırdık anıları

o anıları yaşarken

yaşardık kaybolanları


artık bitiyor zaman

bugünlerde gidiyor

anılarda kaybolanlar

Gelecekte aranıyor


kilitli kapılar


Ben her zaman kilitli kapılar ardından baktım dünyaya.
.Bazende kilitledim.kapıyı dünyaya.

 kopmayı bekleyen fırtına gibi
ormanın korkuları benim ruhumda.
durmadan anlatsamda.saat kulesi ışığında
koş koş sevgilim .hikayeler anlat bana
kapalı kilitlerin ardında bekler gibi..
koşmayı dene  sevgilim susmayı ögrendigin gibii..
dokunmadan hisset ruhumu 
kandırdığın cocukların ruhları misali
koş koş sevgilim anlat bana geçmişi
seçmek için sevmeyi....

hissedilmez ağırlıklar



Gökyüzü ağlıyor bu gece...
Bulutlar üzerimde gezdikçe...
Bir yaprak düşüyor ağaçlardan.
Sonbaharı kucakladıkça...
Bak nasıl heyacanlı beyaz kağıtlar..
Kalemimde dirildikçe ölü duygular...
Son sayfası olmayan kitap gibidir artık hayat..
Neye yarar ki baştan başlamak...
Okyanusu taşıyan toprak gibisin
Yükü ağır.Aslında sadece sudan...

Kukla



Kukla misali duygular...
kontrol hep başkasında.
hakimeyet yoktur kuklalarda...
kalpten içeri giremedikten sonra.
Faydası yoktur aslında
hiç bir zaman sahip olamıyacaksın ki ona...
özgürlük istesende sen
tahta bir iskeletten ve....
yükünü taşıyamayan kalpten oluşur
beden...

hücre


Bir ışık gibi hücremdesin
karanlığımı aydınlatıyorsun.
umutsuzluk dağatarak 
bedenimi uyandırıyorsun..
hücrelerim de bölünürken sen
acı ceken ben...
durduramazmısın bu azabı
söz veriyorum sana 
uğramıyacak ruhumun gazabı
gel hayalimizi gerçekleştirelim
bir kaşık suda boğularak
ölelim...

Gölgeler şehri



Gölgeler şehridir burası
karanlıkta ki ölülerin şehridir
bir cok yalanlar söylenir..
birbirilerinin gözlerini görmedikleri için..
güneşe tapılır bu şehirde..
o olmazsa oluşturamazlar kişiliklerini..
yücelmek. 
büyümek istedikleri zaman
ışıktan uzaklaşırlar...
unutmamadırlar ki ışıktan uzaklaştıkça...
ölüme yaklaşırlar...
ağlamaz bu insanlar 
o kadar ki ruhsuzdurlar...
göz yaşları yoktur...
bu nedenle aşık olamazlar..

öğrenilmemiş çaresizlikler.



Güneşe doğrudur bedenim..
aydınlıktır asil niyet
sana doğrudur yüregim
aşktır hedef....
canlı olan bu cesetteki ruhtur elbet..
dünyadır ici insan dolu  kirli sepet...
neden kadın ister ki?
kendini seven bir erkek...
platonik kalır erkek hep.
mezar iki kişi değildir ki
dünya büyüsün sabret...
öğrenilmemiş çaresizliği öğret....
ögrenilsin ki
yaşadığını fark etsin bu hasret
....

sürreal


Umutlarım vardı elimde 
kalbimin yolunda sırada duran..
ümitlerimle yaşardı tek tane dal
o dalın yeşermesi çok doğal
benim yaşamam ise sürreal
ağaçtan düşen yaprak misali
gercekler...
zamanı geldiğinde yaşanan...
ayrılıklar ise durmadan...
şimdi anlıyorum senin bağlılığını
yelkovanın akrebe sadıklığını...
önemsiz gözükür aslında 
salisenin varlığı
anlayacağız zamanla
beklemeyi öğrendikçe
aynalara bakmaya küsmedikçe..
ve bir gün gelecek.                                                                                   yaşam toprakla bütünleşecek                                                                                   sürreal umutlar gerçekleşecek...